Taşınma muhabbetlerini sevmem. Lakin başa geldimi mecburiyet işte. Üstüne üstlük sıkı bir dostumun düğünü vardı. Az olan dost çevremde adım; "hayırsız, vefasız, aramaz-sormaz" olduğu için düğünden önce gelmemem ihtimalime karşı pek çok kere uyarıldı isemde istemeden gidemedim. İşin kötü tarafı evi toplarkende kankayı aramayı unuttum. Bir başkası aradı ona izah edince tabi haber uçmuş. Bu arada yine aramayı unuttum damat feriti. O aradı. sitemkar konuştu tabi. İyi dileklerle temennilerle bitti konuşma ama, koydu bana. Zaten 3-4 dostum var onlarada "hayırsız" bir imaj çizmek hoş değil be. Bu moral bozukluğuyla kitaplıkların ikisini devirdim. kırıldı tabi. Zikeadan aldıklarım kırıldı. Öbürü eşşek ölüsü gibi olan, ki ergenken maragozluk kabiliyetimin neticesi, cidden baş yapıttır, kırılmadı ama onuda yeni eve taşımayacaktım. elimde iki kitaplıkla zük gibi kaldım. Bahattin amcadan, bakkal olan, aldığım kolilere tıktım kitaplara. taşınırken tek kaygım onlardı. şimi yeni eve taşınınca yeni kitaplıklar ayarlamak da zor geliyor. Zamanımın daraldığı bir döneme girdiğim için de uğraşamayacağım. artık yeni evde bilhassa kullandığım ve okuduklarım çöp ev tadında ortalığa yayılacak gibi. Çok yoruldum, keyfimde kaçık. Kendimi adi bir dost gibi hissediyorum. Hehe yine baş başa. Biraz kahve biraz müzik. ne dinleyim, Guy Mitcell diyorum.
Acılara Tutunmak: Türk Arabesk Sineması
6 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Miğferimi cilalıyorum gibi görünüyor ama çaktırmadan da seni kesikliyorum. Sen usulca yorumunu bırak. Arkanı dönünce miğferi, üstüpüyü fırlatıp ne yazdığına bakacağım... hehe.