Related Posts with Thumbnails
""Ve zennûni iz zehebe mugâdıben fe zanne en len nakdire aleyhi fe nâdâ fiz zulumâti en lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî kuntu minez zâlimîn 21/87" "i must not fear. fear is the mindkiller. fear is the little death that brings total obliteration. i will face my fear. i will permit it to pass over me and through me. and when it has gone past i will turn the inner eye to see its path. where the fear is gone there will be nothing. only i will remain."

28 Kasım 2009 Cumartesi

Karanlığı Taramak


İlk olarak Türkçeye `Altıkırkbeş Yayınevi` tarafından kazandırılmış, cyber-punk, beat, junk öğeleri barındıran pkd kitabının esas oğlanı. Kitabın kendisi, kurgusu, türü yada türleri girift karman çorman gibim gelsede asıl karışıklık bu Boby'nin haleti ruhuyesi ve beyninin tabiatı ki karışıklıktır. Buradan sonrası bir spoiler sayılamayacağı için buraya bir spoiler ibaresi koymuyorum. Çünkü kitaptan değil Boby ve onun hissiyatı üstüne olacak, gerisi.

İnsanın kendi kendini izlemesi, daha doğrusu takip etmesi için önce kendini bulması gerekir. Kendini bulduğunda ancak ve ancak kendini izleyebilir. Fakat kendini izleyebilmesi, hadi şuna laboratuar ortamında bir hemstırı incelemek gibi incelmek diyelim, "`kendisine`" dışarıdan bakabilmesi ile mümkündür. Dışarıdan bakmak. Objektif olmaya çalışmak. Objektivite özü itibarıyla zor bir hadisedir. Sevdiğinize karşı objektif olamazsınız. Aslında kız arkadaşınız `ravenous bugblatter beast of traal` kıvamında olsa bile, tabi aşıksanız yada seviyorsanız, onun eli yüzü düzgün olup olmaması konusunda özgün bir eleştiri getirmeniz zordur. İşte Boby bu naneyi kendi üstünden yemeye çalışır. Bu yüzden yapmaya çalıştığı şeyin - şimdi kitapta Boby'nin önemi yada görevi bu sorgulamaların dışında ve ötesindedir- ne derece zor olduğunu düşünün. Bunu önceki temiz yaşamıyla ilgili kaygılarında da hissedersiniz. Aslında çevresinde dönen "`yaşam`" onun eleştirisiyle ilgili değildir. Sorguladığında "yaşamı" değildir. Ben dediği şey nedir. Bunu sorgular. Fakat `tibette 7 yıl` geçirdim, artık nirvanaya şeettirdim, hare kirişna ile bütünleştim, özüm, tözüm `en'el hakka vasıl oldu` gibi bir mistik, klişe yolculuk değil, Boby'nin tarayışı. o aslında bir arayışın bile peşinde değil. Yaptığı yalnızca. Kendisine de gizlediği, gölgelerin arasında saklanmış, kendinden korkan, ya da görmekten korktuğu şeyleri saklayan o karanlığın arkasında kalan `şey`leri tarıyor. Ya da şeyleri demenin mi? şey mi demenin doğruluğunu düşünüyor. Bunu yapabilmek için `Substance D`'den yardım alıyor gibi görünse de, o çoktan kendine yabancı, dışsal bir boyutta yaşıyor zaten. İşte bu kopuş bu sıyrılışla kendini gözlemleyen Boby bölünüşü, işinin doğurduğu yabancılaşma ile `Substance D`yi kullanmayı kolaylaştırıyor. Çünkü Fred olan Boby tam bir `junkie`, fakat Boby olan Fred ise son derece kontrollü ve mantıklı. Kendisinin karanlık bölgelerini taramak adına bir çatlak açıyor ve açtığı çatlaktan Boby `Substance D` zerk ediyor. Fred ise raporlamaya, Fred'in nasıl bir insan olduğunu düşünmeye çalışıyor. Akil bir adamın bir junkie'yi anlaması, takip edebilmesi için gereken empatinin yolu ise yine; `Substance D`'den geçiyor. Hem bunu anlamak, hemde bir nakotikçi gibi davranmayan bir narkotikçi olmak için bir nakotikçi taklidi yapan bir junkie olmaya çalışıyor. Boby'i takip eden Fred zorunlu adaptasyonu için `Substance D` kullanmaya başlıyor. Kullandıkça da ikisi birbirini sesizce ve kabullenmiş, kanıksamış oalrak takip ediyor. Yani seferde aldığı doz iki ise dört oluyor. Ve buda beyin hasarını hızlandırıyor. Donna;

-damardan almaya başlamadım. ayrıca ben bir bağımlı değilim. Hem damardan alırsan 6 ay ömrün kalır

diyor. Boby;

-donna! hepimiz bağımlıyız.

diyor. Bunu bir kalıcı beyin hasarına yol açtığını bildiği halde buna devam etmesi, çok basit bir bağımlılık ikilemi gibi görünsede, yalnızca Fredin Boby'i izlemeye almasından kaynaklanmıştır. Boby Fredi, Fred Boby'i izliyor. Ama karanlığı taramak bu adamın amacı. Yani işinden ötürü Boby'e, yabancı olan Fred'in karanlıktakini taramaktaki maksadının dışında bir olay söz konusu. peki karanlığı taramak birinin asıl amacı ise bu biri kim olabilir. Boby değil, junkie serserinin teki. Fred de olamaz. O sıkı bir narkotikçi, böyle saçma sapan felsefi sorgulamalarla vakit kaybedecek değil. Peki kim bu lanet olası şey?

Bu lanet, ne olduğu bilinmeyen, her şeyi iç evrende kurgulayıp görünmeyen şey, o şey. Karanlıkta ki şey. Karanlığı tarama ediminin mesulü, sonucu, hedefi olan; karanlıktaki şey ya da şeyler. Yani saklanan, ya da görülmek istenmeyen şey, bu olayların planlayıcısı ver kurgulayıcısı. Fred hunk ofiste hep karıştırıcı elbiseleriyle dolanıyor hatırlıyorsanız. İnsanlar birbirine benzer ama ayrıntıları onları özel kılar. Peki, kimseye benzemezseniz, ya da herkese benzerseniz ne olursunuz? Cevap;

`Tanımsız` olursunuz. Yani karanlıkta ki şey ya da şeyler olursunuz. Peki bu böyle ise neden, taramak ya da taratmak, Boby ya da Fred veya şey/şeyler niye bunu yapıyor? Soru yanlış çünkü "niye" değil, "neden" gerektiği ile ilgili cevapla aynı şey. Yani karanlık.

Her neyse deli bir yazarın pisikopat bir kitabının manyak bir karakteri üstüne bu kadar uzun bir şey yazmak ancak ve ancak, junkiece bir işe tevessül etmeyle açıklanabilir. Fakat ben donna'nın gerçekliği bükmesi, `umkerhung`'a hayat verişine hayranlığımdan yazıyorum. yani Boby'i varoluşsal bir sorgu yumağına dolaştıran ardından kendisi de dolandığı yumağa ragmen , Boby'i çekip çıkarmasını ustaca becermesine duyduğum hayranlıktan yazıyorum. Evet, her kadın azıcık bu işleri kotarır. Ama Donna gibi gerçekliği, yabancılaşmayı mıncırdatıp bundan bir devrim koordine etmek anca Boby'i gibi adamların varoluşsal yumaklarını çözen ve bağlan kadınlarca yapılabilir.

Her neyse son sözü edip yazıyı tarifsiz uzunluklara ulaşmadan sakinleştirelim. Tüm bu yumaklara sarılmamak için, gidin ve kendinize kapitalist bir zebani bulun, der; ateşlediğim nefretimi sahra çölüne karıştırıp son bahar yağmurlarıyla saçlarınıza dökülmesini temenni ederim.



MusicPlaylistRingtones
Music Playlist at MixPod.com


______________________________________

Kaynakça:

1) Dick, P.K., karanlığı taramak, Altıkırkbeş yayınları, haziran 1998, 1. baskı, İstanbul.(sf: 9-317)
2) Foucault, Michel, deliliğin tarihi, imge yayınevi, ekim 2006 4. baskı, Ankara.(sf: 157-183)

not: Bak, kaynakça bu biçimde gösterilmez. Lakin, hakemli bir dergiye yazmadım bunu, ben. Anlaştık mı yegenim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Miğferimi cilalıyorum gibi görünüyor ama çaktırmadan da seni kesikliyorum. Sen usulca yorumunu bırak. Arkanı dönünce miğferi, üstüpüyü fırlatıp ne yazdığına bakacağım... hehe.

Related Posts with Thumbnails