Related Posts with Thumbnails
""Ve zennûni iz zehebe mugâdıben fe zanne en len nakdire aleyhi fe nâdâ fiz zulumâti en lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî kuntu minez zâlimîn 21/87" "i must not fear. fear is the mindkiller. fear is the little death that brings total obliteration. i will face my fear. i will permit it to pass over me and through me. and when it has gone past i will turn the inner eye to see its path. where the fear is gone there will be nothing. only i will remain."

3 Ocak 2009 Cumartesi

Kalpsiz Chopin'nin Yürekli hayatı




Virtüöz:Vladimir Samoylovich Horowitz
Polonaise Op. 53, (Heroic)


Ana Polonyalı, baba Fransız. 40 yıllık hayatı kendi deyimiyle ikiye ayrılır. Polonya da yaşadığı yirmi yıl hayatının keyifli ve verimli bir dönemi olmuştur. 20 yıl yaşadığı Polonya ya duyduğu sevgi ölümünden sonra kalbinin sökülüp Polonya’ya gönderilmesini dileyecek kadar çoktur. Polonya’nın çalkantılı ve bol ihtilalli siyasi tarihinin en çetrefil döneminde yaşıyor olması ve 20 yaşlarında Rus işgaliyle ülkesinin yerle bir edilmesi ruh halini derinden etkilemiştir. Bu ruh hali onu yoğurmuş; çağının, romantizm ikonası olmuştur. Çektiği acılar ve karakteri müziğini parlatan, yükselten bir unsur olmuştur. Onun armonilerinin geniş ve zengin ifade sahası, sonunda lirik şiire has bir tattan gelişerek yükselen ifade yeteneği gibi nitelikleriyle, Chopin'in Fransız müziğinin ancak çok daha sonra varabildiği özelliklerin ilk hatlarını tespit etmek mümkündür.



Hayatının ikinci evresi olan; müziğinde, lirizmden romantik ıstırapların cilaladığı melodilere geçiş olan Paris, içsel yada (hmm)ruhi bir çatışmanın başlangıcı da olmuştur. Polonya’yı Rus askerleri yerle bir ederken, bir köylü çocuğunun muhafazakâr kaygısından fazlası olan iç çatışmaları onu yıpratmıştır. Yakınlarına (Lizst, George Sand-yavuklusu): " ben buralarda duramam, cepheye gitmeliyim" dediğinde dostları Polonya’nın mücadelesini müzüğiyle avrupaya anlatmasının daha faydalı olacağını telkin ediyordu. Ama içinde hep o savaşmak isteyen muhafazakar `polonya`lı köy delikanlısı kıvranıp duruyordu. Paris’in bohem, lüks tutkunu kibarlık budalası asilleriyle içli dışlıydı ama içine sinmiyordu. Aklı hep Polonya daydı. Bu, sürekli gitmekle-kalmak arasında gidip gelen muzdarip bir ruh olmasının ötesinde, mütemadi bir arayışın, çatışmanın fizyolojik göstergeleri; zayıf bir beden kırılgan bir sıhhat oldu, belkide. George Sand ile yaşadığı fırtınalı aşk; hayatı boyunca yaşadığı dilemmayı, Paris-Varşova çatışmasını yansıtmaktadır. Güzel sayılmayacak, döneminin ölçülerine göre Femisnit addedilen bir kadınla med-cezirli bir aşk yaşaması dışa vurum gibi algılanabilir. Polonya'da yaşarken Paris'i düşleyen, Paris'te Varşovayı düşleyen bu adam bir ölçüde; bohem-avam çatışması gibi basite indirhgenemeyecek olsada, bu şekilde bir çatışmanın süvarisi olmuştur aslında. İçinde bulunudğu kastın üstüne çıkmak için müzik anlayışını kırmış, yeni bir sınıfa, dahil olmayı becermiştir. Dönem itibarıyla, sanatçıların uluslar üstü, evrensel unsurların işlendiği müzik kültürü ve referanslarıyla eserler verdiği düşünüldüğünde, Chopin'in girdiği bu sınıfla birlikte yeni bir dil ve yaşam biçimini öğrendiğini söylemek yanlış olmasa gerek. George Sand gibi aykırı bir kadına duyduğu aşkta aslında bunun bir göstergesi olmuştur. Fakat hayatının ikinci evrensinde, kırdığı kast'ının aksine, kendini ve ait olduğu yeri sorgulamaya başlamış, müziğinde Barok unsurlar hissedilmeye başlanmıştır. İçindeki muhafazakar köy delikanlısı Heroic Polonaise ile buram buram romantizm kokan bir barok çığlığa dönüşmüştür. Bir ölçüde Chopin, Paris'te Sand'la orijini sorgulamaya, inancını tekrar revize etmeye başlamıştır. Arzualdığı Bohem Paris'e yönelttiği ağır eleştirileri seslendirememiş, sorular acı bir biçimde kendi varlığına yönelmiştir. Fakat müziğinde Katolikliğe eleştiri sayılabilcek Barok uslübü kullanması, ağır ve ağdalı bir ironi olsa gerek. Cenazeside ise Mozart'ın, -Barok müziğin adamı değildi-, aydınlanma romantizmiyle Barok'un çocuğu Re minör Requiem'i çalınmasını istemesi; eleştiri kültürünün yarattığı, modern-seçkin değerlere, kültüre yöneltilen ağır bir eleştiri olmuştur aslında. Katolik inancında ölü için dua veya ilahi olarak yazılan requiemler arasında en meşhuru olan ve yeni müzik anlayışının ölü dehası olan Mozart'ın antikiteye duyduğu mehabetin eseri olan Re minör Requiem, Chopin için de aynı kaygıların, aynı soruların sembolü olmuştur. Her devrimin, her değişimin akabinde devrimcilerin kesif bir muhafazakara dönüştüğü dünyada, Chopin itilen ve küçümsenen bir kastın, ezilen bir ulusun varsıl uluslara gönderdiği bir eleştiri olduğunu düşünmek mümkündür. Her ne kadar seçkineler için de olsa eserleri, yaşamı, Polonya için verdiği düşünsel mücadele böyle okunduğunda Heroic Polonaise daha anlamlı olacaktır. Akrebin kendini zehirlemesini sağlamak için etrafına bir ateş yakmaya çalışan Chopin en nihayetinde, seçkin kastını değil, kedini cezalandırmıştır.



Bu içsel çatışma Chopin’in müziğinin yükseldiği, olgunlaştığı dönem oldu. Şöhretinin artmasıyla ünü Avrupa’ya yayıldı. Kıtayı aşıp İngiltere’ye ulaştı. İngilizler onu bağrına bastı, bestelerini yapması için şatolar ihsan etti. Ama gurbet acısı ciğerini delen Chopin rahat duramadı. Beste de yapamadı. Yaşamının son yıllarını geçireceği Paris’e geri döndü. ama aklı işgal altındaki Varşova'daydı, yolunu bulup girmeyi başarsaydı oraya dönecekti. Ama olmadı.


Paris’te her konserinde funreal march’ı çalıp klavyenin kapağını kapatırdı. Elleri patlarcasına alkış tutan dinleyicilerine rağmen. Dostları ve hayranları bunu bir veda olduğunu artık hissediyordu. o döneme değin yüklendiği ızdırabı her ritmiyle dinleyenlere dağıtır, onlarla paylaşır gibiydi. Selim'in Tutunamayanlar Ansiklopedisi'ne girecek kadar Selim bir bestekardı.


Ölmeden önce, cenazesinde requemi çalmalarını ve bitmemiş eserlerinin yakılmasını vasiyet etmiş. Dostları ikinci vasiyetini dinlemedi. iyi ki de dinlemedi.


Paris'te Pére-Lachaise Mezarlığında Mozartın requeminin çalındığı bir cenaze töreni düzenlenirken, Chopin’inin kalbi çoktan Polonya’ya yola çıkmıştı.

(2007)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Miğferimi cilalıyorum gibi görünüyor ama çaktırmadan da seni kesikliyorum. Sen usulca yorumunu bırak. Arkanı dönünce miğferi, üstüpüyü fırlatıp ne yazdığına bakacağım... hehe.

Related Posts with Thumbnails